İstanbul'un seni nasıl savuracagını bilir gibi,yalan gibi
Düşüncelerinle savaştığın her an korkarsın yaşamaktan
Kim suçlu,kim galip,kim yitik bilinmez hiç
Anlamaya çalışmak yordukça anlatamaz olursun.
İfadesizlikle başlar zaten her şey. Öyle alışırsın ki bazen,
mutluluk geldiğinde davet edicek yerin olmaz.
Çırpındıkça batmak böyle bir şeydir.
Haz edilmeyen bir yemeği yemek gibidir dayanıksızlığa dayanmak.
İçinde barındırdığın,bir yerlerde saklanmış hazların uygunsuz hallerinin sıralanışı.
Elinden hiç birşeyin gelmemesi,gereksiz göçlerin yaşanışı
Tüm bunların ardındaki gerçekle yaşayabilmek.. Ne kaldıysa geriye!
Bir uçaktan atlarcasına atlamak hayatın tam ortasına,çakılma riskini de göze alarak.
Seviyorum İstanbul'u.. Seyrettirir kendini
Bu kadar aşıktır kendine
Gece olduğunda örtülür üstü,hepimiz altında kalırız
Kaçmak isteyebilirsin elinden.
Gece diğer yüzü bakar sana tependen,rahatsız olabilirsin,
dayanıksızsan da inan dayanırsın
Vazodaki bir çiçeği koklamak gibidir İstanbul'u sevmek
Ne kadar uğraşsan da dalındaki kokuyu alamazsın
Ne kadar uğraşsan da İstanbul'u anlayamazsın
İçi de dışı da yorar seni
Yırtık elbiselerin yerine yenilerini ummak
Bir büyük sini üstünde açılmaya çalışılan hayatlar
Sırtını ezen oklava kelımeler..
Dizi yaralı çocukluktan bu zamana dek yanına sığdırmak istediğin insanlar ve istanbul..
Ne büyük şehir .. ne büyük hayat...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder