Çok yaramazmışım (hatta biliyorum çok yaramazdım) küçükken...
:)) Canım annem eve sokamazdı beni..
"aaaaaannnneeee acıktıııımmmm" diye 6.kata bağırırdım,
hemen sepetle yarım ekmek domates peynirim iniverirdi..
Bir elimle yiyip diğer elimle misket oynamaya çabaladığım günler
hayatımın en anlamlı günleriymiş meğerse..
Mahalledeki evlerin tüm bahçe çıkışlarını,bağlantılarını ve hatta
çatılarından geçişlerini bile bilirdim..
(yer bitince gökleydi işim yani siz düşünün)
Yakalayamazdı kimse ..
Bizim evin arka odasının camından yan binanın balkonuna geçerdim,
tutunacak bir pay yada basacak bir pervaz olmamasına rağmen..
Çünkü orası arkadaşımın eviydi ve şimdi 6 kat in dolan sonra
bir 6 kat daha çık...
ohooooo... uzun işti.. :)
Tam karşımızda 3 katlı ve terası olan binada 3 tekerli bisiklet gördüğüm
gün yeni oyun saham o teras olmuştu..
Gıcır gıcır ses çıktıkça kafam göğe dönük dolanır dururdum,çok mutluydum..
Babam anneme çok bağırsa da annem o hıncını benden çıkarsa da mutluydum.
İlk mutsuzluğum o binanın yıkılıp yerine 6 katlı terassız bir bina yapılmasıyla,
ikincisi de mahalle içi araştırmalarımdan kafayı kaldırıp o binanın
6.katına yerleşen ailenin oğlunu görmemle başladı..
Yani ne zamanki bir erkek çocukluğuma değdi işte ben o gün birden büyüdüm..
20 yıl olmuş ben büyüyeli yani erken kaybetmişim çocukluğumu..
(Saflığı unutalı)
İlk keşkem budur işte benim..
"Keşke çocukluğumu doyasıya yaşayabilseydim.."
Bir gün bir baktım 20 yaşımdayım..
Sevdi biri beni,bir zamanlar benim O'nu sevdiğim gibi..
Hataya düştüm,bilemedim,kavrayamadım..
O bir zaman bana ne yaptıysa bir benzerini ben yaptım..
Saflık değdi gözüme tanıyamadım..
Hem büyük bir inançla hem de yalanla tuttum elini..
Her şeyi berbat ettim.. Kaybettim..
Yarım bıraktığım sevgisini de ilişkimizi de saflığımızı da O'nunla
beraber gömdüler toprağa..
İkinci keşkem de budur işte benim..
"Keşke doyasıya sevebilseydim.."
İnsanın hayatındaki "keşkeler" ne kadar çoksa o denli yanlıştır yaşadıkları..
Hele hele ben gibi ilk keşklerini dün gibi anımsıyorsa işi daha zordur
çünkü sonrakiler giderek çoğalacak hatta anımsamayacaktır bile..
Bizden artık geçti..
Bu yazıyı okuyanların hepsi "büyüdü"
Yeni nesle "keşke" nin az olmasının insan hayatında ne denli önem arz ettiğini
iyi anlatmak gerek..
Ben bunu yapabilir miyim bilmiyorum ama siz yapabilirsiniz..
Bir yabancı memlekette bir garip hüzün. Rakıyı balıkla sevmeyen bir yığın kafa.. Umudu gidişde değil de dönüşde arayan ben ve benim gibiler.. Üstte bir garip vesvese.. Balıkçı Sami usta sarhoş.. Balıklar mundar.. Bu durumda hangi gidiş,hangi dönüş..
keşkeler hayatımızda her zaman oldu... kimisine iyi olarak baktık kimisine ise üzgün olarak... keşkeler aynı zamanda insanın eline geçen fırsatların kaçırılmış bir şeklidir... fırsatlar ne zaman gelirki insana? yada istesen çağırabilir misin? fırsatları iyi değerlendirdiğin oldumu asıl soru bu... Keşke doyasıya sevebilseydim dediğim benimde çok oldu seninde söylediğin gibi... ama acımasızca geçip giden zamanda söylemediğin yada yapamadığın o kadar çok şey varki keşkelerde buna dahil... insan neden o anda olması gerektiği gibi davranmaz söylemez yada yapmaz daha sonra ise pişmanlık duyar... basiret bağlanır bir nevi... aslında bundanda çıkarılacak dersler var ama insan malesef yinede mantığını değilde kalbini dinler devamlı... kalp akıldan üstün gelir her zaman ve amaçsızca davranır... yaşadıklarının benzerlerini bende yaşadım... büyüdüm ve halen daha yaşamay devam ediyorum... çok keşkelerim var benimde daha da çok da olacak gibi... bunun önüne geçemezsin... çünkü bir yaştan sonra artık olanlar senin isteğin dışında gerçekleştiği için müdaahale etmen zor oluyor... dediğin gibi gelecek nesillere bunu anlatmak gerekir ama istediğin kadar anlat onlarında hayatlarında mutlaka keşkeler olacak hemde çok olacak... yazı için yüreğine sağlık........
YanıtlaSil